Osman Engin 1973 yilinda Almanya´ya gittiginde Alman toplumu zengin ve ünlü olmasi icin ona iki alanda firsat sunuyordu: cöpcülük ya da manavlik. Ancak Engin hipermetrop oldugu icin cöpleri hep yanlis yere bosaltiyordu. Manavliktan da zengin ve ünlü olamadi. Elma ile Armudu ayirmaktan acizdi. Bunun üzerine karisi, Engin´in yazar olmasina karar verdi: “Günümüzde yazar olmak icin gereken tüm özelliklere sahipsin”, dedi. “Okumayi, yazmayi bilmiyorsun, üstelik düs gücün de cok zayif. Sadece ortalikta dolasip ebleh ebleh gevezelik etmeyi beceriyorsun!”

Ancak gercek bir magdur böyle hassas bir konuyu bu kadar etkili bir sekilde ele alabilir. Insanin bu kitabi okudugunda hafifce gülümsememek ya da kahkahalarla gülmemek icin cok büyük caba harcamasi gerekiyor, cünkü yazar mizahin her dozunda mükemmel bir hakimiyet kuruyor.

Leseprobe




Jetzt bei bol.de kaufen













Atesin var mi?


„Sizi deve cobanlari, sarimsak yiyiciler, sizi kimyoncu Almanlar!“ diye bagiriyorum, on bes fenigimi ic eden genc Alman gazete saticisina. „Kara cahiller, daha ona kadar saymayi beceremiyorsunuz. Siz Alman milletinin bildigi tek sey, namuslu insanlari dolandirmak. Dolandirici herifler sizi. Sizi gangsterler. Cani ruhlu herifler!“
„Osman, on bes fenik icin zavalli cocuga bu kadar bagirmaya utanmiyor musun?“ diye kiziyor karim ve beni kulübenin önünden uzaklastirmaya calisiyor.
„Sussana kadin! Her zaman bir kanake gibi degil, Alman gibi davranmami isterdin. Ben de öyle davraniyorum iste!“
„Iyi de ben bunu, `on bes fenik icin yap´, demiyorum herhalde!“
„Kadin, aynen gecen hafta seni tramvayda basin kapali oldugu icin taciz eden tipler gibi davraniyorum. Sonuc olarak, sen basini kendin istedigin icin örtmüstün ve kimseyi de seninle birlikte basini örtmesi icin zorlamadin!“
„Ama Osman, ben sana artik burali gibi davranman gerektigini söyledigimde…“
„Ben coktandir buraliyim zaten!“
„Bir Alman gibi davranmalisin derken, onlarin olumlu yanlarindan söz etmistim.“
„Seni sahtekar! Senin gibiler nerede oturuyor?“ diye haykiriyorum gene gazeteci cocuga.
„Osman, delirdin mi? Git bir de cocugun evini yak bari!“
„Yok, o kadar da Alman degilim. Gidip ailesine sikayet edecegim. Ya cocuklarini uygar biri gibi yetistirirler ya da hepsi def olup giderler. Hemen öbür tarafa!“
„Osman, sana göre öbür taraf neresi?“
„Dogu Almanya´ya. Eger her gazete saticisi 15 fenik araklarsa Alman ekonomisinin basi dertten kurtulmaz.“
„Osman, sacma sapan konusma! Zavalli cocugu rahat birak! Hadi gel, artik eve gitmemiz lazim.“
Eve geldigimizde kücük kizim Hatice hickiriyor:
„Anne, baba neredeydiniz bu kadar zamandir? Cok korktum.“
Oglum Mehmet öfkeden kudurmus bir sekilde araya giriyor:
„Baba, gel bak! Televizyonda dün kac ev yakildigini gösteriyor. Iki tanesi bizim bu civarlarda… Ama tesadüf eseri ölen olmadigi icin kimse bu konuda konusmuyor!“
„Anne, insallah bizim evimizi de yakmazlar“, diye agliyor Hatice.
„Aglama cocugum, bir sey olmaz“, diye cevap veriyor Eminanim.
Evdeki gürültü ve aglasmadan, televizyonda ne konusuldugunu bile anlayamiyorum. Ceketimi alip kahveye gidiyorum.

Gece yarisi yataktan kalkiyorum. Zaten gözümü bile kirpmadim bütün gece. Karimi uyandirmadan, ayaklarimin ucuna basarak disari cikip arabaya biniyorum. Acilen kararimi verip en yakin benzinciden bir bidon benzin aliyorum. Bir top eski gazete ve bidonu arabanin bagajina koyup gaza basiyorum. Arabayi iki sokak asagiya park ediyorum. Kimseye görünmeden eve ulasip acik bir pencereden kömürlüge giriyorum. Benzini her tarafa döküyorum. Ilk kez bir yeri atese verecegim, ama bunu düsünmemeye calisiyorum. Kafamda hicbir kusku olusmamali, ne yaptigimin farkindayim. Icim öfke dolu. Beni asagilayan herkesten nefret ediyorum.
Tam benzini tutusturacagim sirada kapi aciliyor ve biri iceri daliyor. Is üzerinde yakalandim.
„Seni geri zekali, bugün cilginca bir sey yapacagini hissetmistim“, diye bagiriyor bu ses.
Durum o kadar acik ki inkar etmenin yarari yok.
„Osman, irkci olmak icin bile cok aptalsin. Insan kendi evini kundaklar mi?“ diye kizgin bir sesle bagiriyor karim.
„Kadin, sen benim neler cektigimi biliyor musun?“ diye yakiniyorum. „Kahvedeki herkes benimle dalga geciyor. Herkes benim gercek bir Türk olmadigimi söylüyor. Gururum ve serefim yerle bir oldu. Bütün Türk arkadaslarin evi kundaklandi, bir tek benimkine dokunmadilar. Allah icin bu ayibi daha fazla tasiyamam! Cakmagi uzat bana!“

Zum Titel